Bir zamanlar “Sezahat” etme becerisi olan küçük bir kız varmış…
“Seyahat demek istiyorsun” diye sözünü kesmişti Clara hikâyeyi ilk dinlediğinde.
Hayır, sezahat. Bu küçük kız, gözleri kör edici parlak ışığından ötürü çoğu insanın aralık kapılarını sezemediği olağanüstü bir ülkeye seyahat etme becerisine sahipmiş… Bu kız kendisini o kapılara götürecek gizemleri birer birer çözmüş. O ışıklı ülkenin yaratıklarını hâkimiyeti altına almayı başarmış ama sonunda evine dönerken yüreği öylesine hüzünle doluymuş ki, yetenekleriyle yaratabileceği güzellikler bile onu teselli edemiyormuş.
Küçük bir kız çocuğu olan Clara, biyolog babası ve matematik öğretmeni annesini bir trafik kazasında kaybetmesinin ardından, hiç tanımadığı dayısı Antoine’ın evine yerleşmek zorunda kalır. Henüz anne babasının yasını tutarken, yeni taşındığı bu çok tuhaf ve gizemli evde, yeni yeni tanımaya başladığı ailesinin acayip fertlerinin de dahil oldukları fantastik olaylar yaşamaya başlayacak ve böylece kendisini, acımasız perilerin dünyası ile insanların dünyası arasındaki kıyasıya bir savaşın tam ortasında bulacaktır. Yazar Anne Fakhouri, daha ziyade genç okurlara yönelik olan ve dünya mitolojilerinden çok sayıda yaratığa da yer verdiği bu roman ve ikinci cildi “Günlerin Sisi” ile 2010 yılında Hayalgücü Büyük Ödülü’ne layık görülmüştür.